Menü Üye Giriş

Şifre Sıfırla · Kayıt Ol

 Tarihonline.com (Online Tarih Portal - Forum Sitesi)  »
 Bilim Adamı Tarihçiler
04.11.2010- 22:42

 Naima Tarihi'nin yazarı Mustafa Naima Efendi..

Osmanlı müverrih ve vakanüsi olan Na’îmâ’nın gerçek ismi Mustafa’dır. Mustafa Na’im, “Na’îmâ” mahlasıyla isimlendirilmiştir. Bu mahlasın ona ailesi tarafından yahut girmiş olduğu divan kaleminde verildiği veya bizzat kendisinin bu ismi kullanmış olduğu ihtimal dahilindedir.
1655 tarihinde Halep’te doğmuş ilk tahsil ve terbiyesini memleketinde görmüştür. Genç yaşta İstanbul’a gelmiş önce Saray Baltacıları Ocağına girmiştir. Kısa zamanda Baltacılar Ocağında Divan-ı Hümayun Katipliği vazifesine getirilmiş bu terfiinde devrin ilim ve sanat adamlarına kendisini sevdirmesinin ve Beyazıt Camiinde verilen derslere devamının etkisi olmuştur.
Muhtelif ilimlerden başka edebiyatta, ilm-i nûcuna (Astrolojiye ve bilhassa tarih merakı, tarih sevgisi az zamanda devrin bazı büyüklerinin takdirini kazanmış ve divan efendisi olmuştur.   Reisü’l küttab Rami Mehmed Efendi Rumeli Kazaskeri Hekimbaşı-zâde Yahya Efendi ile dostluk kurmuş ve onların tavsiyesi ile Amca-zâde Hüseyin Paşa’ya mensup olmuştur. Amca-zâde Hüseyin Paşa Şarihü’1-Menar-zâde Ahmed Efendi tarafından yazılmış olan yazma eserin düzen-siz müsveddelerini Na’îmâ’ya vererek ondan bu müsveddeleri düzenlemesini istemiştir. Böylece Na’îmâ’nın Nak’anüvistliği (Resmi tarihçiliği) başlamıştır. Na’îmâ aldığı görevi dikkatle yaparak hazırladığı eserin bir bölümünü Hüseyin Paşa’ya sundu. Böylece Na’îmâ’nın yükselmesinde ve tarih sahasında önemli bir eser bırakmasında Amca-zâde Hüseyin Paşa’nın büyük tesiri olmuştur.
Na’îmâ Baltacılar ocağına girmesiyle sarayda İbrahim (Nevşehirli Damat) Efendiyle sıkı bir dostluk ilişkisi kurmuş ayrıca Sadrazamlığa Hasan Paşa’nın yerine Na’îmâ’nın eski arkadaşlarından Kalayla Koz Ahmet Paşa’nın geçmesi (1704) ve İbrahim Efendi gibi devlet erkanına mensup kimselerle olan eski dostluklar onun kısa sürede yükselmesini sağlamıştır. Böylece Na’îmâ Divan-ı Hûmayun Hoceganları arasına katılmıştır. Eylül 1704 yılında Anadolu muhasebeciliğine getirilmiştir.
Anadolu muhasebeciliği görevi uzun sürmemiş 1706 yılında idareciler hakkında ileri geri sözleri yahut devlet ricaliyle ilgili zayiçeler (yıldızlarla ilgili bilgiler) yüzünden gözden düşmüştür. Bundan dolayı Hanya Kalesine sürgün edilmiştir. Sadrazam Çorlu Ali Paşa döneminde sürgün yeri Bursa’ya çevrilerek buraya gelmiş bir süre sonra affedilip tekrar İstanbul’a dönmüştür. Bu tarihten sonra Na’îmâ tekrar derece bakımından yükselmeye başlamıştır. (1707)
Na’îmâ 1709’da teşrifatçı başı ve aynı zamanda ilk vakanüvis olmuştur. Teşrifatçıbaşılığın maaşı az olduğu için ek olarak kalyoncular defterdarlığı görevi de verilmiştir. Silahdar Ali Paşa’nın Rikab-ı Hûmayun olduğu sırada önem verdiği Na’îmâ 1712 yılında tekrar Anadolu muhasebeciliği görevine getirilmiştir. Daha sonra Ali Paşa yeni bir Rus seferi için Edirne’ye gitmeye hazırlanırken Na’îmâ’yı önce “defter eminliğine” ve bir süre sonra baş muhasebe haceganlığına getirmiştir. Böylece Na’îmâ devrin yüksek kademesindeki şahsiyetlerin toplantılarına serbestçe girip konuşabilme imkanına kavuşmuştur.
Na’îmâ dürüst ve açık sözlülüğünden dolayı Damat Ali Paşa’nın beğeni ve sevgisini kazanırken Kethüda Köse İbrahim Ağa onu kıskanarak bir oyun oynaması üzerine Başmuhasebecilikten Silahtar Katipliğine getirmiş. Ali Paşa’da Mora Seferi esnasında Na’îmâ’nın memuriyetini gelirsiz bir hale getirerek onu seraskerin yanında defter emaneti vekili ile Mora’da bırakmıştır. Bu haksız ve yersiz muameleler Na’îmâ’yı üzmüş ve yıpratmıştır. Damat İbrahim Paşa Avusturya Seferine giderken Mustafa Na’îmâ’da 1716 (1128 H) yılında Balya Badra’da vefat etmiştir.

emreaksakal  |  Naima Kimdir ?
Cevap: 1
16.04.2014- 19:20

17. yüzyıl Osmanlı tarihçiliğinin en ünlü temsilcisidir. Halep’te doğmuş, genç yaşta istanbul’a gelmiştir. Kendini sevdirmesi sayesinde kısa sürede saray baltacılığından Divan-ı Hümayun kâtipliğine yükselmiş; bilgisi ve tarihe olan merakı dikkat çekerek vakanüvisliğe getirilmiştir. Sonraki yıllarda başmuhasebeciliğe kadar bu yükselişini sürdürdüyse de uğradığı bir iftira yüzünden gözden düşmüş, Mora’da ölmüştür.

Naimâ Tarihi adlı eserinde Osmanlı tarihinin 1574-1659 yılları arasındaki olaylarını olduğu gibi hikâye etmekten çekinmemiş, devlet yönetimindeki bozuklukları ve bunların nedenlerini tarafsız bir tarihçi gözüyle anlatma başarısını göstermiştir. Sözlü ve yazılı kaynaklardan derlediği bilgileri bir araya getirmedeki ustalığı, olayları tahlil ve tasvir etmedeki gücü ve üslubunun çekiciliği, eserini başarılı kılan özellikler arasındadır.

Tam Sürüme Geç »
 phpKF Mobil Android Uygulaması Kullanın [X]