Menü Üye Giriş

Şifre Sıfırla · Kayıt Ol

 Tarihonline.com (Online Tarih Portal - Forum Sitesi)  »
 T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük

İttihatçılar Enver Paşa ve Yakup Cemil’in önderliğinde 23 Ocak 1913’de Bab-ı Âli’yi basarak, Kamil Paşa hükümetini istifaya zorlayıp yerine ittihatçı Mahmut Şevket Paşa’yı geçirmişlerdi.
İttihat ve Terakki’nin geri dönüşü, Edirne’yi düşmana teslim eden eski hükümete karşı, vatanın bu parçasını kurtarıcı bir kimlikte olmuştur.
İttihatçılar bu devrede savaş durumuna yaraşır “partilerüstü” siyaset gütmeye çalışmışlar ve muhalefetle bir mütareke imzalamaya hazır olduklarını bildirmişlerdir. Fakat başa geçiş yolları darbeydi, bu ise mütareke havasına uymuyordu.
Yeni hükümetin kurulmasının ardından Bulgarlar tekrar saldırıya geçmiş ve 26 Mart’ta Edirne düşürülmüştür. İttihat ve Terakki böylece kurtarmaya çalıştığı vatın parçasını kendi eliyle düşmana sunmuş oluyordu.
Bu yenilgiler Alman Islahat Heyeti’nin ordumuzu eğitmesi için ülkeye çağırılmasında ve Türk-Alman işbirliğinin başlamasında ana etmendir.
Böylesi bir ortamda muhalefetin Mahmut Şevket Paşa’yı öldürmesi, hafızalara 31 Mart’ı hatırlatmış ve muhalefetle birlikte yaşanılmayacağı kanaatini yükseltmiştir ve sonuçta Said Halim Paşa’nın sadrazamlığında muhalefet tam anlamıyla sindirilme yoluna gidilmiştir.
Balkan ulusçuklarının elde ettikleri toprakları paylaşamamaları II. Balkan savaşını başlatmış, Sırbistan ve Yunanistan’a karşı varlık gösteremeyen Bulgaristan ittihatçıları ümitlendirmiştir ve ordumuz bir direnmeyle karşılaşmadan Edirne’yi kurtarmıştır. Tabii olarak bu olay İttihat ve Terakki’nin ülke içindeki prestijini ve nüfuzunu zirveye çıkarmıştır.
Balkan Savaşları sonucunda, üzerinde önemle durulması gereken bir konu da ittihatçıların Said Halim Paşa kimliğinde İslamcı siyasetten yararlanmak istemeleridir. Zira Rumeli’nin elden çıkması İslami anlayışı tersleyen Hıristiyan unsurları azaltmış buna mukabil diyar-ı Arap’ta milliyetçi cereyanlara mukabil homurdanmalar başlamıştı. Fakat İttihat ve Terakki Türkçü kimliğini ne kadar gizlese de farkediliyordu.
Hürriyet ve İtilaf başkanlığındaki muhalefetin bunca olaylar karşısında suskun kalması belli bir fikri beraberliği temin edemeyişinden kaynaklanıyordu. Bab-ı Âli baskınıyla da kolu kanadı kırılan itilafçılara tüm ümidini Kamil Paşa’nın sadaretten çekilmesiyle yitiren Halaskaran Grubu da katılınca ittihatçılar bir zamanları kendilerinden olan Prens Sebahaddin ile başbaşa kalmışlardır.
Prens Sebahaddin önderliğindeki muhalif kanat birkaç kez darbe girişiminde bulundularsa da başarı elde edemediler ve Mahmut Şevket Paşa’nın suikasti olayı zanlıları olarak her türlü faaliyetlerine son verilecek, birkaçları idam edilmiş ve böylece muhalif kanat tamamen bertaraf edilmiştir.
Bu devrede, iktisadi alanda Türk-Müslüman sermayesinin, azınlık ve yabancı sermayesinin yerini alması için çeşitli teşebbüslerde bulunan ittihatçılar, dış politikada da ittifak arayışı içine girmişlerdir. Bu doğrultuda İngiltere’ye, Fransa’ya hatta Rusya’ya bile teklif götürülmüşse de kabul edilmemiştir. Askeri alanda yakınlaşan Türk-Alman ilişkileri bundan sonra hızlanmıştır.
1913-1918   yılları arası ise iktidar muzafferi İttihat ve Terakki Cemiyeti liderleri Enver, Talat ve Cemal paşaların ortak hakimiyet devreleri olarak tarihe geçmiştir.

www.tarihonline.com

Tam Sürüme Geç »
 phpKF Mobil Android Uygulaması Kullanın [X]