Menü Üye Giriş

Şifre Sıfırla · Kayıt Ol

 Tarihonline.com (Online Tarih Portal - Forum Sitesi)  »
 Osmanlı Tarihi

Lale Devri’nin 1718 yılında başlamasıyla üst düzey Osmanlı yöneticileri ve yüksek aristokrasi arasında başlayan zevk ve eğlence çılgınlığı nedeniyle bu devirde bazı devlet işleri aksamaktaydı. Özellikle bu durumu gören halktan insanlar da devlet yöneticilerinin bu durumlarına bakarak devlete karşı tepkilerini ortaya koymaktaydılar. Bu dönemde Anadolu’nun iktisadi durumu iyi bir vaziyette olmadığı için hatta ekonomik yapı neredeyse çökme aşamasına geldiği için başkent İstanbul’a da büyük göç hareketleri yapılmakta ve bu şehre kaçak gelenler de çıkabilecek bir isyana katılmak için fırsat kollamaktaydılar. Sadrazam Nevşehirli Damat İbrahim Paşa’nın da etrafındakilere sık sık düzenlenen törenlerde bol bahşişler dağıtması da bir isyanın çıkmasına zemin hazırlamaktaydı.

Lale Devri’nden önceki dönemlerde İstanbul halkı sarayda ne yaşandığını bilmezlerken Lale Devri ile birlikte halkın ortasında her türlü eğlence tertip edilir hale gelmişti. Bununla birlikte Lale Devri’ndeki bu zevk ve safa olgusuna halkın tepkisi belli bir dönemde ortaya çıkmıştı. Nitekim Lale Devri’nin ilk sekiz yılında devlete karşı herhangi bir hareket gözükmezken 1726 yılından sonraki son 4 yılda devlete karşı olan tepkiler artmıştır.Bu dönemlerde herhangi bir isyanın çıkmasından korkan sadrazam da kendine göre tedbirler almaya çalışmıştır.

Halkın Lale Devri’ne ve dolayısıyla da devlet yönetimine en ciddi tepkiyi koyacak olmasının en son ve bitirici sebebi olarak da İran harplerinin uzayıp gitmesi sonucunda gerek payitahtta ve gerekse taşrada çıkan huzursuzluklar gösterilebilir. Safevi Devleti ile yapılan bu İran Savaşları’nda Sünnilerle meskun olan bazı kalelerin ve bölgelerin elden çıkması da devlet yönetiminin aleyhinde tecelli eden olaylardı. Bu İran Savaşları’ndan sonra yapılan antlaşma, her ne kadar Osmanlı Devleti’nin başarısızlığını örtmüşse de halk bu konuda son derece dikkatli davranmış ve tepkisini arttırmıştır.

Bütün bu sebepler sonucunda İstanbul’da isyan belirtileri başladığında mevsim sonbahardı. Üsküdar sahrasına tuğlar dikilerek İran’a sefer ilan olunduğu halde hareket edilememesi nedeniyle de halk arasında bir dedikodu yayılmıştı. Halkın hoşnutsuzluğu bu nedenlerle git gide artarken 28 Eylül 1730 sabahı çarşıya doğru velveleli bir kalabalığın yürüdüğü görüldü. Esasen isyana ön ayak olan üç kişi bulunmaktaydı. Bunlar çarşı tellalı Patrona Halil, Manav Muslu ve Kahveci Ali idi. Özellikle Patrona Halil’in önderliğinde çarşılara giren grup bu sırada taraftarlarını arttırmaya çalışmaktaydı. Kendi kanaatlerince yeterli sayıda insanı topladıktan sonra kuşluk vaktinde Parmakkapı’da toplanan asiler, burada “Dava-yı şer’imiz vardır. Muhammed ümmeti olan, dükkanlarını kapayıp bayrak altına gelsin!” diye bağırdılar. Bunun ardından silahını kapan esnaf Etmaydanı’na koşmaya başladı. Etmaydanı’na ulaşıldığında büyük bir yekuna ulaşan asilere burada Yeniçeri Ağası tarafından uyarılar ve ricalarda bulunuldu. Bu durum üzerine Patrona Halil de, maksatlarının hükümetin ıslahı ve zalimlerin cezalandırılması olduğunu söyledi.

Gece yarısı olduğunda durumdan haberdar olan padişah III. Ahmet ve sadrazam Damat İbrahim Paşa, bu isyandan çok müteessir oldular. III. Ahmet gece yarısı derhal bir divan kurdurdu. Devlet erkanı bu divanda mevcut askerlerle asilere mukavemet edilmesini istediyse de III. Ahmet buna karşı çıktı. Sabah olduğunda asilere adam gönderen III. Ahmet’e asilerden “Padişahımızdan memnunuz, fakat veziri, kethüdasını ve Kaptan Paşa’yı istemeyiz!” yanıtı geldi. Bundan sonra asiler saraya padişahın korkutulması için ve istemedikleri kişilerin görevden alınması için ani baskınlar yaptılar ve bunun üzerine isimleri sayılan üç devlet adamı da azledildi. Fakat yine de bu haber ihtilalcilere kafi gelmemekteydi. Bunun üzerine kuşattıkları saraya yüklenen asiler bunların kendilerine verilmesini istediler. Bu üç devlet adamının kendi ellerine geçmesi üzerine bunlara kıyan asiler padişahı da bir darbe ile tahtından düşürdüler. Sultan III. Ahmet ise kardeşinin oğlu Şehzade Mahmut lehine saltanatı terk ederek yeğeninin alnından öptü(1 Ekim 1730).

Lale Devri’ne bu şekilde son veren Patrona Halil Ayaklanması ile sadece devlet kadrolarında tasfiye ile yetinilmemiş aynı zamanda İstanbul’a kazandırılan sanat eserleri, köşkler, bahçeler de bilinçsiz bir şekilde tahrip edilmiştir. Bu isyanla Lale Devri’ne son veren isyancılar aynı zamanda padişah III. Ahmet devrine de son vermişlerdir. Nitekim padişah Sultan III. Ahmet asilerin tahttan feragatini istemeleri üzerine tahttan çekilmiştir. Sanata meraklı olan sanatkarı koruyan ve kendisi de hattat olan III. Ahmet, aynı zamanda Osmanlı padişahları arasında en fazla evlenen padişahlardan birisi olarak da bilinmektedir. III. Ahmet’in bu eşlerinden elliye yakın çocuğu olmuştur. Eğlenceye ve şatafata düşkünlüğü ile bilinen Üçüncü Ahmet, kendisi ile benzer özelliklere sahip bulunan Nevşehirli İbrahim Paşa’yı sadrazamlığa getirerek Lale Devri’nin oluşmasını sağlamış, bu döneme yön vermiş ve bu dönemde sadrazamı ile kendisinin özelliklerini sergilemiştir.

Tam Sürüme Geç »
 phpKF Mobil Android Uygulaması Kullanın [X]